x
Kurkumin

Kurkumin

CURCUMİN VE KANSER KEMOTERAPİSİ

Çok sayıda araştırma sonucu Curcuminin kanser hücrelerinin ölüm hızını arttırdığı ve tümör hücrelerinin bölünmesini durdurduğu bilinmektedir. Ayrıca curcuminin radyoterapinin etkisini arttırmak suretiyle tedaviden daha hızlı sonuç alınmasını sağladığı tespit edilmiştir. Son yıllarda curcuminin kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılan radyasyon veya kemoterapik ajanların etkinliğini arttırmada ve tedaviden kaynaklanan normal doku hasarını önlemede etkili olduğunu gösteren pek çok çalışma yayınlanmıştır.

Curcumin kemoterapik ajanlar ile bir sinerji oluşturmaktadır. Curcumin destekli kemoterapi gören çok sayıda kanser hastasında hızlı iyileşmeler ve bugüne kadar izlenen en iyi sonuçlar dikkat çekmektedir. Bu uygulama kanser hücrelerine iki ayrı prensipten iki ayrı yol ile müdahale anlamına geliyor ki, bu da sinerjik etkilerde 2+2 nin 4 etmediği anlamına gelebiliyor. Curcuminin kemoterapi ile birlikte uygulanmasında çok önemli bir sonuç daha ortaya çıkıyor ki, belki tedavi sürecini hızlandıran faktör olarak değerlendirilebilir. Curcuminin zararlı kimyasalları vücutta bulunan toksinler ile savaşıyor, antienflamatuar özelliği sayesinde detoksifikasyon gerçekleştiriyor.

Üst üste uygulanan kemoterapik ilaçların toksik birikimin önüne geçiyor. Curcumin ile birlikte kemoterapi gören hastaların kan tablolarının bozulmadığı, karaciğer enzimlerinin hasar görmediği ve en önemlisi enfeksiyonel alt yapının oluşmadığı dikkat çekiyor. Diğer yönden kanser tedavisinde amaç kanser hücrelerinin öldürülmesi yönündedir. Kanser hücre yapısının sağlam hücrelere oranla 20 kat daha dirençli ve güçlü olduğu düşünüldüğünde kemoterapik ajanların bu direnci kırmasında curcumin önemli bir rol oynamaktadır. Kanser hücreleri kemoterapik ilaçların çeşitliliğine göre ve kanser hücresi farklılıklarına göre ilaç seçebilir, her kemoterapi ilacına standart olumlu yanıtlar vermeyebilir.

Ayrıca curcumin için böyle bir olasılık tespit edilememiştir. Aynı zamanda şelatör özelliği dolayısıyla hemen hemen her kanser hücresi üzerinde bir şekilde etki gösterebilmekte ve direncini zayıflatabilmektedir. Curcuminin bu özelliği P53 proteinini aktif etmesi ve kanserli hücreler üzerinde P53 etkisi göstermesi yönündedeğerlendirilmiştir. Curcuminin farklı tümörler üzerinde çok çeşitli mekanizmalarla anti-karsinojenik etki gösterdiği bildirilmiştir. İnflamasyonu, hücre proliferasyonunu, bazı onkogenleri, tümör implantasyonunu ve karsinojenlerin biyotransformasyonunu, transkripsiyon NF-kB ve COX2 enzimini baskıladığı, buna karşılık, glutatyon-s-transferaz (GST) enzimini aktive ettiği çeşitli çalışmalar ile ortaya konulmuştur.

Sonuçlar curcuminin hücre proliferasyon alanında belirgin bir azalmaya, buna karşın apoptozda anlamlı olarak artışa neden olduğu gösterilmiştir. Ayrıca mikrodamar yoğunluğunda da anlamlı düzeyde azalma tespit edilmiştir. Devam eden çalışmalarda curcuminin, prostat kanser gelişimini inhibe ettiği, hormon dirençli durumda bu kanserin gelişimini önlemede güçlü bir terapotik anti-kanser ajan olduğu ileri sürülmüştür.

Kurkuminin hücre yapısının düzenlenmesine yardımcı olarak, hücre parçalanmasını engellemesi ve negatif hücre sinyallerine engel olması nedeni ile metastaza karşı olumlu etkileri klinik çalışmalarda gösterilmiştir.
Kurkumin aktivitesinin lösemi-lenfoma, gastrointestinal sistem kanserleri, genitoüriner sistem kanserleri, meme kanseri, yumurtalık kanseri, baş-boyun kanseri, akciğer kanseri, melanom, nörolojik kanserler de etkili olduğu yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır.
(Preatha Anand.,Chitra Sundorom.,Sonio Jhuroni.,Ajaikumar B.,Bharat B.Aggarwal,in cancer letters. 2008,vol;267)
Faz 1 klinik çalışmalarında zerdeçaldan elde edilen kurkuminin gelecek için faydalı ve güvenli olduğu özellikle hücre döngüsünün bozulduğu kanser türlerinde iyileştirici rol oynadığı saptanmıştır. Bu faz çalışmalarında kurkuminin insanlarda oluşan çeşitli hastalıklara karşı terapötik etki (iyileştirici tedavi) göstermiştir. Kanser, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, artrit ve nörolojik hastalıklarda kurkuminin çok yararlı olduğu saptanmıştır.

Kurkumin tek başına veya kombine edildiğinde fizyolojik hücre ölümünü (apoptosis) engellediği ve hücre yapısının fizyolojik özelliklerini korumasını sağladığı, yararlı olduğu tespit edilmiştir.

Kurkumin ilk inceleme sonuçlarına göre gastrointestinal sistem ve kolerektal kanserlerde anlamlı etkinlik göstermiştir. (Gaurısankar Sa.,Tanya Das.,Shuvamay Bonerjee.,Division of Molekuler Medicine,Bose İnstıtute Ameen Journal Medicine Sciences,2010,vol;3)
Sitotoksik etkisinden ve protein profilinden yaralanılarak zerdeçalın prostat kanseri üzerine etkisi Zerdeçalın kuru tozu etilasetat ile ekstre edilerek elde edilen ekstre metastatik prostat kanseri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Zerdeçal ekstresinin proteimik profili ve sitotoksik etkisi ile DNA üzerinde protein düzeyini sağlayarak ve proteinlerin hücreler üzerindeki kontrolsuz bölünmesini engelleyerek prostat kanserinde tedavi edici etkisi olduğu saptanmıştır. (KurapatiV.K.Rao.,Nawsal M.Boukli.,Thangavel Samikkanu.,Luıs A.Cobano.College of Medicine Florida İnternational Üniversity Miami,Florida 33199.,USA Open proteimi Joutnal.2011)
Baş-boyun skuamöz hücreli karsinom dünya çapında en sık görülen 6. kanser tipidir.Tedavisi; cerrahi,platin bazlı kemoterapi ve radyosyon onkolojisidir.Bu tedavi yöntemlerinin hastalar üzerinde hem ruhsal, hem fiziksel yıpratıcı yan etkilerinin yanı sıra yeni hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır.
Bu aşamada kurkuminin vitro ve in vivo çalışmalarda bu tür kanserlerde oluşan tüm bu kötü etkileri azalttığı hatta bazı vakalarda tamamen ortadan kaldırdığı gösterilmiştir.Ayrıca yüksek oranda tedavi edici etkiside saptanmıştır. (Available By; Wilkan R.,Veena M.S.,Wang M.B., Srivatsan E.S., Moleculer cancer (mol. cancer) 2011 Feb.07 vol;10 Journal article,Biomed central.)


Kurkuminin Antikanser Potansiyeli

Kanser oluşumu (karsinogenez) çok karmaşık işlemler zinciri ve süreç olmakla birlikte ana hatları ile üç fazda gelişmektedir. Bunlar; başlangıç, yükselme (artış) ve ilerleme dönemleridir. Bu birbiri ile çok yakın alakalı olan süreçler, normal bir hücrenin kanser hücresine transforme olması ( iniatiated cell) – (initiasyon fazı) bu hücreden öncü kanser hücresine geçiş preneoplastik hücre (promotion fazı) ve kanser hücresi oluşumu -neoplastik hücre (progresyon fazı) şeklinde gelişir. Curcuminin bu süreçlerde belirli bölümlere etki ettiği araştırmalar sonucu anlaşılmıştır. Kanser oluşumunda iltihabi olgunun her üç fazda da rolü bulunmaktadır. Kanser, vücutta oksijenasyon sonucu oluşan serbest radikal-antioksidan dengesinin serbest radikaller lehine bozulduğu oksidatif stres ve kronik iltihap olgusunun birlikte olduğu belirli bir zaman aralığı aşımında ortaya çıkar. İltihap, kanser olgusunun başlangıcında olduğu gibi, transforme olmuş ilk kanser hücrelerinde çoğalma sinyallerini de iletir. İltihabi olayın tümörü başlatması ve bunu izleyen malign gelişmeler araştırılmış ve inflamasyon nedeni ile lökositlerin salgıladığı sitokinlerin, anjiogenik faktörlerin ve metallopeptidazların (mmp-9) kanser damarlanması, kanserli hücre çoğalması ve doku içi ve metastatik yayılımlarda destek rolü oynadıkları saptanmıştır. Bu detaylar iltihabın kanserin bahsi geçen üçlü gelişme fazında rol aldığını göstermektedir. Bunun yeterli kanıtı olarak da kanser dokusunda inflamasyon aracısı (medyatör) olarak rol alan aktivasyona uğramış NF KB ( Nuclear Factor Kappa B) isimli transkripsiyon faktörlerinin bulunmasıdır.

Kanser dokusu içinde aktivasyona uğramış NF KB, bahsi geçen asli görevlerinden olan hücre büyümesi ve gelişmesi işlevini, malign doku içinde de sürdürdüğü gibi, anti-kanser ilaçlara ve radyoterapiye direnç gelişmesi yönünde de icra eder. Bu nedenle kanser tedavisinde NF KB tartışmasız bir hedef haline gelmiştir. Curcuminin kanser tedavisindeki önemli rolü, NF KB yi, etkili biçimde bastırıcı (inhibe edici) özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu işlem, çok karmaşık yollardan hücre içi moleküler düzeyde meydana gelmektedir.

Ayrıca sporadik kolon kanserleri ve adenomlarında cyclooxygenase enzimi (COX-2) yüksek oranlarda salgılanmakta olup COX-2, prostaglandin yapımında katalizör rol oynar. Bu maddenin fazla yapılımı, iltihabi olayları başlatır ve vücutta ağrılara ve kansere yol açabilen iltihabi gelişmelere sebep olur. COX-2 katalizörü, kanser dokusunda yoğun olarak bulunur ve kanser dokusunun gelişimini destekler. Bu nedenle, bu hastalarda COX-2 spesifik baskılayıcıları celebrex (celecoxib) ilave tedavi olarak verilmiş, ancak ciddi yan etkileri (sindirim sist. kanamaları, böbrek hasarı ) nedeni ile problemler yaşanmıştır. Curcuminin celecoxib yerine konabilecek toksisitesi ve yan etkileri olmayan mükemmel bir (COX-2) inhibitörü olduğu, kolon kanseri ve ailevi poliposiste yüksek koruyucu ve tedavi edici etkileri bulunduğu anlaşılmıştır.

Kolon kanserlerinin özellikle batılı ülkelerde tüm kanser türleri arasında ön sıralarda bulunması, kanser araştırmacılarının dikkatini çekmektedir. Bu nedenle bitkisel, kimyasal korunma ve tedavi yöntemleri nin geliştirilmesi ve önemli birçok moleküler ve hücresel yolakların (pathway) araştırılması öncelikli olarak ele alınmaktadır.

Bitkisel korunma ve tedavi araştırmalarında curcimin, çok yönlü etkileri ile ön planda olup, insan deneylerinde anlamlı antikanserojen etkiye sahip olduğu ve 8000mg 'a kadar olan dozların insan vücudunda iyi tolere edildiği gözlenmiştir. Kan serumunda ölçülebilen curcumin değerleri araştırılmış ve hastalara 3grupta günde 450, 1800 ve 3600mg curcumin verilmiş ve ölçülebilen serum değerleri günde 3600mg curcumin verilen grupta tespit edilmiştir. Standardize değerlerin bulunması için ayrıntılı çalışmalar gerekmekle birlikte ölçülen dozlardaki koruyucu ve tedavi edici etkiler, kolon kanserinde alınan sonuçlar, heyecan verici ve gelecek vaat eder niteliktedir.

Curcumin (zerdeçal), Hindistan ve çevresindeki bölgelerde Latince adı curcuma longa olan bitkinin toprak altı yumrularından elde edilen ve bölgesel yemeklerde yoğun olarak baharat olarak kullanılan bir üründür. Zerdeçalın ağrı ve iltihap giderici-geriletici etkileri nedeni ile kullanılması, yani bu etkilerinin bilinmesi ise M.Ö. 2000 yıllarına dayanır. Zerdeçal bileşenleri curcuminoidler diye bilinen curcumin, demethoxycurcumin ve bisdemethoxycurcumindir. Bu karışımın yetiştiği bölgeye ve türüne göre değişmekle birlikte orijinal rengi canlı sarı-portakal rengidir. Yapılan yeni akademik araştırmalar ışığında sonuç ve özet olarak curcumin anti-inflamatuar, anti-mutajenik ve anti kanser bir molekül olarak potansiyel bir kullanım alanına sahiptir. Bunun yanında antioksidan ve programlanmış hücre ölümünü (apoptosis) başlatıcı ve düzenleyici etkileriyle de öne çıkmaktadır.

16.04.2023